Hancının kızı olarak bilinen ve paganizmden sıyrılıp tek tanrılı dini benimseyen Helena’nın İstanbul’a getirdiği kutsal emanetler hakkındaki söylenceler bizi sonunda Çemberlitaş anıtına yönlendirir. Çünkü bir takım tarihi bilgilere göre, kutsal emanetler korunmak ve saklanmak amacıyla Çemberlitaş’ın altına yerleştirilmiştir.
329 senesinde yaklaşık 80 yaşında şehre varan Helena, Kudüs’ten getirdiği bu eşyaların muhafazası için oğlundan bir kilise yaptırmasını rica eder. I. Konstantin bu ricayı kabul eder fakat Paganistlerin böyle bir hareket karşısında sert tepki ortaya koymalarından çekinerek kilisenin herkesin ulaşamayacağı bir yere yapılmasını emreder.
Görevliler tarafından en uygun yerin bugün Çemberlitaş olarak bilinen Konstantin Sütununun hemen altı olduğu İmparator’a iletilir ve hızlı bir şekilde kilisenin inşasına başlanır. Sathın yaklaşık 16 m altında olan bu kiliseye dar bir merdiven ile ulaşılır ve yaklaşık on kişinin rahatça ibadet edebilir. Bu kilisenin giriş bölümünün tam olarak nereden olduğu hakkında ise net bir bilgi bulunmamaktadır.
kutsal emanetlerİmparator VII.Porpyrogennetos tarafından hazırlatılan Latince ismi De Ceremoniis aulae Byzantinae olarak anılan Bizans Törenleri Kitabı, bu kilisenin varlığı ve orada yapılan ibadetler hakkında bilgi vermektedir.
Çemberlitaş, Hristiyanlığın ilk anıtı olma özelliğini taşır. Konstantin tarafından Apollon tapınağından söktürülen bir sütun, İstanbul’da forum Konstantin alanına dikilir ve üzerine Apollon heykeli konur. Daha sonra Konstantin sütunun üzerine kendi heykelini koydurur. (1081 yılında bir yıldırımla heykelin yanıp devrilmesi sonucu üzerine büyük bir haç konulmuştur. İstanbul’un fethi sonrasında ise, o haç sütunun üzerinden indirilmiştir.)
Osmanlı tarihçisi Hezarfen Hüseyin Çelebi, 17. Asır ‘da yazdığı ‘Tarih-i Devlet-i Rumiye’ adlı eserinde konuyu şöyle anlatıyor:
“(İmparatorun) Validesi Helena nam hatun Kudüs-i Şerif ziyaretine varıp Kamame nam kiliseyi bina eyledikte, Hristiyanların itikadınca Yahudilerin Hazreti İsa’yı üzerine gerdikleri salibi (haçı) ve eline ayağına vurdukları mıhları (çivileri) ve bazı mucizelere ait eserleri Yahudilerden alup, oğlu Konstantin’e hediye getürdü. Ol dahi, tazim ile alup hazinesinde sakladı. Sonra zaman ile hatırına geldi ki, bizden sonra gelen melikler, caiz ki, bu mübarek eserlerin kadrini bilmeyüp saygıda kusur ideler, ya da saklamayup yabana atalar. Büyük günah ola. Emreyledi ki: Yerin altında taştan ve metin bir hücre bina edüp, ol hücrenin içine mezkur eserleri koyup saklayalar. Sonra üzerine halen mevcut olan kırmızı amudu alamet için koydu.”
Vatikan’ın da bu söylemi kabul ediyor olması, emanetlerin Çemberlitaş altına yerleştirildiği şüphelerini iyice arttırıyor. Emanetlerin eski Haçlı Seferleri sırasında çıkarılıp götürüldüğü söylense de, birinci dünya savaşı sırasında işgal edilen İstanbul’da bazı papazların tünel kazarak sütunun altına ulaşmaya çalışması, o emanetlerin o zaman için hala orada duruyor olma ihtimalini arttırıyor. Tünel kazarak emanetlere ulaşma çabaları daha sonraki yıllarda da devam etmiş.
Bölgenin belediye başkanları ve anıtlar yüksek kurulunun bazı yetkilileri, emanetlerin hala sütunun altında olduğunu düşünüyorlar. Çemberlitaş’ta 2003 yılında başlayan ve uzun yıllar devam eden restorasyon çalışmasında bu konuda ne yapıldığını bilmemize imkan yok. Emanetlerin bulunup bulunmadığını şu an için bilmiyoruz belkide çoktan bazı zümreler 2000 wat emiş güçleriyle çoktaaan emmişlerdir.
329 senesinde yaklaşık 80 yaşında şehre varan Helena, Kudüs’ten getirdiği bu eşyaların muhafazası için oğlundan bir kilise yaptırmasını rica eder. I. Konstantin bu ricayı kabul eder fakat Paganistlerin böyle bir hareket karşısında sert tepki ortaya koymalarından çekinerek kilisenin herkesin ulaşamayacağı bir yere yapılmasını emreder.
Görevliler tarafından en uygun yerin bugün Çemberlitaş olarak bilinen Konstantin Sütununun hemen altı olduğu İmparator’a iletilir ve hızlı bir şekilde kilisenin inşasına başlanır. Sathın yaklaşık 16 m altında olan bu kiliseye dar bir merdiven ile ulaşılır ve yaklaşık on kişinin rahatça ibadet edebilir. Bu kilisenin giriş bölümünün tam olarak nereden olduğu hakkında ise net bir bilgi bulunmamaktadır.
kutsal emanetlerİmparator VII.Porpyrogennetos tarafından hazırlatılan Latince ismi De Ceremoniis aulae Byzantinae olarak anılan Bizans Törenleri Kitabı, bu kilisenin varlığı ve orada yapılan ibadetler hakkında bilgi vermektedir.
Çemberlitaş, Hristiyanlığın ilk anıtı olma özelliğini taşır. Konstantin tarafından Apollon tapınağından söktürülen bir sütun, İstanbul’da forum Konstantin alanına dikilir ve üzerine Apollon heykeli konur. Daha sonra Konstantin sütunun üzerine kendi heykelini koydurur. (1081 yılında bir yıldırımla heykelin yanıp devrilmesi sonucu üzerine büyük bir haç konulmuştur. İstanbul’un fethi sonrasında ise, o haç sütunun üzerinden indirilmiştir.)
Osmanlı tarihçisi Hezarfen Hüseyin Çelebi, 17. Asır ‘da yazdığı ‘Tarih-i Devlet-i Rumiye’ adlı eserinde konuyu şöyle anlatıyor:
“(İmparatorun) Validesi Helena nam hatun Kudüs-i Şerif ziyaretine varıp Kamame nam kiliseyi bina eyledikte, Hristiyanların itikadınca Yahudilerin Hazreti İsa’yı üzerine gerdikleri salibi (haçı) ve eline ayağına vurdukları mıhları (çivileri) ve bazı mucizelere ait eserleri Yahudilerden alup, oğlu Konstantin’e hediye getürdü. Ol dahi, tazim ile alup hazinesinde sakladı. Sonra zaman ile hatırına geldi ki, bizden sonra gelen melikler, caiz ki, bu mübarek eserlerin kadrini bilmeyüp saygıda kusur ideler, ya da saklamayup yabana atalar. Büyük günah ola. Emreyledi ki: Yerin altında taştan ve metin bir hücre bina edüp, ol hücrenin içine mezkur eserleri koyup saklayalar. Sonra üzerine halen mevcut olan kırmızı amudu alamet için koydu.”
Vatikan’ın da bu söylemi kabul ediyor olması, emanetlerin Çemberlitaş altına yerleştirildiği şüphelerini iyice arttırıyor. Emanetlerin eski Haçlı Seferleri sırasında çıkarılıp götürüldüğü söylense de, birinci dünya savaşı sırasında işgal edilen İstanbul’da bazı papazların tünel kazarak sütunun altına ulaşmaya çalışması, o emanetlerin o zaman için hala orada duruyor olma ihtimalini arttırıyor. Tünel kazarak emanetlere ulaşma çabaları daha sonraki yıllarda da devam etmiş.
Bölgenin belediye başkanları ve anıtlar yüksek kurulunun bazı yetkilileri, emanetlerin hala sütunun altında olduğunu düşünüyorlar. Çemberlitaş’ta 2003 yılında başlayan ve uzun yıllar devam eden restorasyon çalışmasında bu konuda ne yapıldığını bilmemize imkan yok. Emanetlerin bulunup bulunmadığını şu an için bilmiyoruz belkide çoktan bazı zümreler 2000 wat emiş güçleriyle çoktaaan emmişlerdir.